Yakalayabilir miyim diye düşünmüştüm onları.Yağmurlarla özdeşleştirmiştim mevsimini ama sonbahar mı,kış mı,ilkbahar mıydı emin değildim.Oysa çocukluğumda belki onları görmediğim gün yoktu.Unutulabiliyormuş demekki...
Bu bakımdan sarı papatyalar ve gelincikler daha şanslıydı.Onlar ilkbaharın sembolüydü zihnimde ve tabi gerçekte.Gelinciklerin süslemediği yer yoktu oralarda ve beyaz papatyaların da.Ama sarı papatyalar da özeldi benim için dağ laleleri gibi.Çünkü onlar da her yerde önümüze çıkıvermiyordu.Onların güzelliğini görebilmek için Fener Tepesi'ne gitmeliydim.Ne yazık ki onları da en son oğlum 3 yaşındayken görebildim.10 senedir her ilkbaharda aklıma gelir,içim sızlar.Bu yıl şubat başında oralardaydım.Dallar tomurcuk tomurcuk olmuş,bir kaç tanesi açmış.Bir kaç kare çektim.Ama üzüldüm.O kocaman papatya tarlasından pek birşey kalmamış.
Dağ lalelerinin bol bol fotoğrafını çektim.Üstteki 2 fotoğrafı ben çektim.Alttaki sarı papatyalar da gene benim memleketten.Mersin'in küçük bir ilçesi.Ama fotoğraf bana ait değil.Fener Tepesi'nin hemen yakınları.Görünen yapı tarihi bir kilise.Fener Tepesi de dahil tarihi yapılardan dolayı sit bölgesi.Tarihi yapılara önem verilmesi güzel birşey elbette ama doğal güzelliklerimize de daha çok önem verebilsek keşke...