12 Haziran 2009 Cuma

Yaşlı Ardıç Ağacım


Onca zaman o iç karartıcı avatarı görmekten baygınlık geldi.Artık kendimden sadece kendim sorumlu olmaya dönüş yapmış biri olaraktan kendi avatarımı koyma özgürlüğümü kullanmaya karar verdim :) Bahar geldi,geçti;yaz geldi.Artık Güneş kocaman bir top gibi gökyüzünde,ısıtırken dağı,taşı,ovayı,denizi;onun enerjisi sarsın bizi,yüreklerimizi...
.
Doğrusu iş hayatımın geçici olarak sonlanmasına az bir vakit kalsa da,bütün iş arkadaşlarım günleri sayarken ben öyle angut kuşu sessizliğinde kaldım bu tatil konusu açıldıkça.Ama başa gelen çekilir misali,tatil madem geldi geliyor yapacağız mecburen :)Geçen yaz oldukça zor bir dönem olmuştu benim için bazı açılardan.Bir de üzerine daha memlekete varmamızın bir haftasına kalmadan oğlumun kolu kırıldı,hem de çift kemik kırılması.Allah sabrımı mı denedi bilmem.Bizim memleketin cayır cayır yandığı o günlerde,ben denize değil, meşhur, kıvrımlı yolcu kıvrandıran yollarında doktora gidip geldim kaç kere.Diğer günlerimde ise,bloğumun ilk zamanlarında anlattığım kedi sevme seanslarını gerçekleştirip,kısır,batırık ziyafetleri yapıp yöresel kamelyamızda hüpleterek, akşamları plaj, (küçücük) liman ya da yolboyu yürüyüşleri yaparak,bir de binanın müsait bir bölümünde konu komşuya çok da deşifre olmamaya gayret gösterip güneşlenerek geçirdim.Ben bunu yıllardır yaparım,denize gitmeye üşendiğim günlerde....Tabi geçen yaz üşendiğimden değil,bir çok açıdan tadım kaçık olduğundan yaptım bunu.Bu arada bu yaz annem bizim için kedilerin doğum tarihini ayarlayamamış.Yavrular biraz büyümüş olacaklar bizim varış tarihimize.Annem bizim bilumum yavrulara düşkünlüğümüzü bildiğinden tavuğu kuluçkaya yatırmış :) Civcivlerin çekeceği var bizden :)
.
Bizim ilçe Akdeniz'in koynunda ama bozulmamış bir yerdir.Ne büyük oteller var,ne ateş pahası diskolar :)Yüzyıllar öncesinde taa Buhara'dan gelip yerleştiği söylenen bir Yörük memleketidir bizim orası.Okuduğum bazı kaynaklarda öyle yazıyordu,bilmem ne derece doğru.Ama Yörük memleketi olduğu kesin. Yörükler,durmadan yayla ile sahil arasında göç ettiklerinden hayatları da ona göre düzenlenmiştir.Eskiden bir kıl çadır,iki çanak,bir tencere,bir çömçe,bir senit(yufka açma tahtası),oklava,yufkayı pişirmek için saç,bir-iki eşekle yayla yollarını tutarlarmış.Eeee,zaman değişti.Şimdi artık kamyonetlerle göç ediyorlar.Genelde çoğunun küçük bir yayla evi var.Kışı sahilde geçirip, havalar ısınıp da seraların ürün vakti geçince kendilerini yayla evlerine atarlar.Bazıları işini bırakamaz,hergün ya da bir kaç günde bir yaylaya gecelemeye gider.Yani bazı şeyler değişmiş olsa da, birçok şey hala yaşamaya devameder.
.
Yörükler her an taşınmaya hazır yaşadıklarından lüksten kaçınmışlardır.Herşeyin basitine,kolayına kaçmışlardır.Bunun izleri hala günlük hayatta ve yaşamları boyunca devameder.Tutucu değillerdir genelde.Turizmin etkisi.Eski nesil kadın erkekler hala şalvarla gezerken,çocuklar,torunlar unutmuştur şalvarı.Ama konuşma dili aynı devameder.Biraz kaba gelebilir bilmeyenlere.Yaz geldiğinde göçmemişse yaylaya,evlerin damlarındaki çardaklarda yatar hala çoğu.
.
Çocukluğumdan kalan bazı yayla anılarım var benim de.Çocukluğumun o saf,küçücük dünyasına bir daha dönemiycek olmanın verdiği o yakıcı sızı kapladı şimdi içimi.Geçen yaz kötü geçse de,güzel anlarım da olmuş şimdi hatırladım.4 yaşlarındayken gittiğimiz o yaylaya bir daha gidebilmek ancak geçen yaz kısmet oldu.Ve günlerimin çoğunu dibindeki yöresel kamelyada geçirdiğim o ardıç ağacına doya doya baktım.Kamelyaya oturdum.O yaşlı ardıç ağacına kimbilir kaç kere tırmanmıştım.Aradan tam 30 yıl geçmişti.O hep oradaydı,neler görüp geçirdi kimbilir?Ama ben hep başka yerlerdeydim.Acaba o mu daha çok şey görüp geçirdi,ben mi diye düşünmeden edemedim şimdi bir an.Ona da saygım var ama şüphesiz ben daha çok şey yaşamış olmalıyım...Şimdi onun fotoğrafını bulup koymak şart oldu.
.
Yaşlı ardıç ağacım,çocukluğumun sessiz şahidi...Gölgende ne çok eğlendirdin beni...Rüzgarınla serinlettin...Gövdene ne çok sarıldı küçücük ellerim...Yapraklarını ne çok koklayıp,kokunu ciğerlerime çektim...Ardıç ağaçlarına düşkünlüğüm senden midir yoksa?Hiç aklıma gelmemişti...Çocukluk anılarımın en özel yerinde saklısın...Unutmadım seni...


Büyümek için can attık yıllarca,

Bilemedik,bilemedik,

O küçücük dünyamızda,

Büyümenin

Hep çocuk kalabilmeyi istemek olduğunu,

Bilemedik,

Göremedik...

Dipnot:Hafızam beni yanıltmış.Fotoğraflarda oğlumun kolunu sapasağlam görünce,bu yayla gezisini bir önceki yıl yaptığımızı hatırladım.... :) Fotoğrafları gezerken, o günün benim için ne kadar özel olduğunu bir kez daha hatırladım.Sanırım bir sonraki postumda yayla fotoğraflarından ekleyeceğim gene buraya....