24 Nisan 2009 Cuma

Cumhuriyet Bilim Teknik Eki'nden


Soru: Bir okuyucumuz soruyor: "Öldükten sonra fosil olmak istiyorum. Bu amacımı gerçekleştirmek için nasıl bir yerde gömülmeliyim? Ne kadar sürede fosil haline gelebilirim?

Yanıt: Fosil olmaya bu kadar meraklı olmanızı takdirle karşılıyoruz. Ancak dünyaya insan olarak gelmekle başlangıçta hata yapmışsınız. Sert, mineralli bir dış kabuğunuz olsaydı ve deniz altında yaşasaydınız şansınız daha yüksek olurdu. Bu durumda elimizdekilerle idare etmek zorundayız. Yani iç kısmında sert bir iskelet, dış kısmı yumuşak bir yapının fosilleşme olasılığını araştıracağız. Eğer dağlara tırmanmaya veya kayak yapmaya meraklıysanız ve yaşamınız bir buzul yarığında noktalanmışsa pörsümüş bir mumya olup çıkarsınız. Ancak bu gerçek bir fosilleşme değildir. Sadece çürümeyi ertelemiş olursunuz. Jeolojik zamanın tahribatına dayanmak istiyorsanız, özellikle dişlere ve kemiklere özen göstermelisiniz. Bunların fosilleşmesi için ilave minerallere ihtiyaç duyarsınız. O yüzden beslenmenize dikkat etmelisiniz. Peynir ve süt bu bağlamda kemiklerdeki kalsiyumu artırır. Ayrıca diş sağlığınızı ihmal etmemelisiniz. Çünkü uzun vadeli bir geleceğin en güçlü adayları dişlerdir. Diş randevularınıza sadık kalmaya gayret edin. Bir sonraki aşamada sıra yer sorununa gelir. Öyle bir yerde ölmelisiniz ki uzun süre sizi kimse rahatsız etmemeli. Bazı insanlar için mağaralar en ideal gömülme merkezleridir. Bunun için de mağaracılık eğitimi almanızı öneririz; özellikle evinizin yakınlarındaki mağaraları keşfe çıkmalısınız. Alternatif olarak çok hızlı bir şekilde gömülmeye bakmalısınız. Bu, cenaze merasiminizin kısa sürmesi gerektiği anlamına gelmemeli. Çok doğal ve dramatik bir gömülme için volkanik bir patlama veya "Aman Tanrım bu ne..." ile başlayan ancak tamamlanamayan cümlelere yol açan doğal felaketleri tam yerinde ve zamanında yakalamalısınız. Bu fırsatı yakalamak için seyahat etmelisiniz. Akarsu taşkınları zamanında vadilerde kamp kurmak bu bağlamda çok yerinde bir karardır. Veya yağmur mevsiminde tropik nehirlerin kıyısında yürüyüşe çıkmanızı öneririz. Böylece son derece ince ve kıvamlı bir çamurun içinde huzurla istirahat edebilirsiniz. Bir başka seçenek de patlamaya hazır bir yanardağın eteklerinde piknik yapmaktır. Ancak bu konuda jeoloji konusunda uzman bir arkadaşınızdan piknik yeri hakkında bilgi almalısınız. Zira unutmayın ki hedefiniz lavların sizi yakarak yok etmesi değil, küllerin altında gömülmektir. Piknikten söz açılmışken, fosilin mide muhteviyatı yaşam tarzına ilişkin çok önemli bir bilgi kaynağı oluşturduğundan son akşam yemeğinizin katı yiyeceklerden oluşmasına özen gösterin. Ancak katı denilince aklınıza pizza veya hamburger gelmesin. Kabuklu deniz ürünleri (kabuklarıyla birlikte yenmesi tavsiye edilir) veya iri çekirdekli meyveler (çekirdekleri olduğu gibi yutmalısınız) geleceğin bilim adamlarına heyecanlı anlar yaşatabilir. Nihai olarak arkanızda bazı izler bırakmalısınız. Sözgelimi ebedi istirahatınıza giderken arkanızda ayak izi bırakmalısınız. Hatta araştırmacıları şaşırtmak için bu yolu seke seke veya hoplayarak kat edin. Böylece ne menem bir yaratık olduğunuzu keşfetmekte biraz zorlansınlar. Şunu iyi bilin ki fosil olma şansınız, milli piyangodan büyük ikramiyeyi kazanma şansınızdan daha azdır. Herşeye karşın fosil olmayı becerirseniz irtibatı koparmayın. Jeologlar her zaman yeni türleri bulmaya can atarlar. Dolayısıyla nerede olduğunuzu bize bildirin. Böylece bir milyon yıl sonra sizi mezarınızdan çıkartırken, uzun süre belleklerden silinmeyecek bir "fosil çıkartma töreni" düzenleyebiliriz.

Kaynak:http://images.google.com

Fotoğraf:http://img.blogcu.com