10 Mayıs 2009 Pazar

Anneler Gününde Gönlümden Süzülüp Düşenler

Bu konuda çok fazla şey söylemeyeceğim,çünkü yeterince söyleniyor zaten herşey.Benim anneler günüyle ilgili olarak söyliyeceğim;annelerimize bizim için değerli olduklarını hissettirmenin en iyi yolu,onlara karşı her zaman saygılı olmamızdır.
.
Elbette bugün öpelim,sarılalım,sevgimizi ifade edelim.Ama onları sık sık arayalım.Ve saygımızı her zaman koruyalım.Ne kadar büyürsek büyüyelim onların gözünde hala bir çocuk olduğumuzu da unutmayalım.Nerden mi biliyorum?Kendimden ve oğlumdan :)
.
Benim bu günle ilgili olarak size anlatmak istediğim bir anım var.Anneler günü dendiğinde hep bu anım gelir aklıma.
.
Yıllar önce Adıyaman'ın bir ilçesinde çalıştığım okuldan başka bir okula tayinim çıktı.Yeni okulumda aldığım sınıf 3.sınıftı.Bir süre sonra bu sınıfa çok tatlı bir kız öğrenci geldi.Sevimli bir kızdı ama sadece sevimliliğiyle değil sessizliğiyle de dikkatimi çekiyordu. Aynı zamanda bende buruk duygular da bırakıyordu.O kadar sessiz içe kapanık bir öğrenciydi ki!Oldum olası böyle sessiz,içekapanık öğrenciler içimin burkulmasına neden olmuştur benim.Bilmiyorum ne derece doğrudur ama sanki onları üzen kendilerinden daha büyük bir dertleri varmış gibi gelir hep bana.Bir çocuğun sessiz,içekapanık olmasının bir sebebi olmalı diye düşünürüm.

.
O yıllarda, daha yeni bir öğretmendim ve hayatım sürekli o okuldan bu okula,kısa kısa çalışma hayatlarıyla geçmişti.Öğrencileri doğru dürüst tanıyamadan başka bir okula gidiyordum.Neyse...Anneler günü gelmişti ve ben Türkçe dersinde öğrencilerime annelerine bir mektup yazmalarını istediğimi söyledim.Mektuplarını yazıp bitirdikçe bana getirip bıraktılar.O kız öğrencim mektubunu getirdiğinde mektubuna "canım babacığım" diye başlamış olduğunu gördüm.Mektubunu babasına yazmıştı.Bu öğrencim babasını, bir kaç ay önce,Iğdır'daki memuriyet hayatını tamamlayarak emekli olup Adıyaman'a dönüş yapmak için bindiği otobüsün trafik kazası yapması sonucu hayatını kaybetmişti.Öğrencilerimden saklamaya çalıştığım gözyaşları ile cebelleşerek, bu yürek yakan mektubu içimden sessizce okudum.Yüreğim bir yangın yeri oldu...Günlerce bu yürek yakan anın acısını hissettim üzerimde.Ve hala da hissederim.Özellikle anneler günü yaklaştığında...
.

Babalar söz konusu olduğunda karışıktır benim duygularım.Ben hiç babacığım demedim ki babama.Benim babam hiçbir gün sarılmadı ki bana.Hiç bir gün saçlarımı okşamadı ki.Hiç bir gün bana,ya da kardeşlerime sevgiyle bir bakışını,sevgi ifade eden bir sözünü görmedim ki...Çocukluğumda geceleri gelip üstümü örterdi.Onun bana olan sevgisini bana dolaylı olarak da hissettirebilecek tek örneği bu oldu sanırım ömrüm boyunca.Annemin üzerimi örttüğünü hatırlamıyorum neredeyse hiç.Babam örterdi her gece üzerimizi.
.
Onunla olan en samimi anılarım,küçükken kucağına oturup saçlarıyla oynayıp değişik değişik şekiller vermemden, şişirdiği yanaklarını patlatmamdan ve bizi uçtu uçtu yapmasından ibarettir.Onunla olan bu anılarımın hepsi çocukluğumun gölgesine saklanan emrivakiler ile gerçeğe dönüşmüştür ne yazıkki...Günlerce aynı evde kalıyor olsak da,onunla olan konuşmalarımız bir kaç cümleyi geçmez.
.
Bizim evde hissedemediğim o sevgi sıcaklığını işin garibidir ki,annemin asabileşmesine sebep olan babaannemin öpücüklerinde ve bana yakıp söylediği namemsi sözlerde bulurdum.Ne zaman evde azarlansam,annem tarafından mıncırılsam babaannemin kucağında ağlamaya koşardım.Babaanemin kucağında "sarıgızım,sarıgızım....Gızımın adı,ağzımın dadı..."diyerek ,şap şup öpülerek moralim düzeltilirdi.O yüzden çocukların neden nine ve dedelerini çok sevdiklerini iyi bilirim.Niye "gızımın adı" mı derdi diye düşünen biri var oralarda sanırım.Tahmin edileceği üzere babaannemin ölen kızının adını vermişler bana,daha doğrusu vermiş babaannem :) Hatta bu da yetmemiş,benden sonra doğan erkek kardeşime de babaannem ölen oğlunun adını vermiş.Babaannem, son numaramız olan kızkardeşime de ölen diğer kızının adını vermek istemiş ki,annem bu sefer direnmiş .Annem kendi istediği bir adı vermiş kızkardeşime.
İşte böyle...
Her insanın kendine ait bir öyküsü var...