12 Nisan 2009 Pazar

Annemi Canından Bezdiren Sevgili Kediler

Geçen yaz bizim evdeki,daha doruğusu bahçedeki kedi sayısı 10'u geçmişti.Eve girmek ne hadlerine,annemden ödleri patlıyordu...Ama gene de arada bir gözlerini karartıp,tel kapıyı kısa süreliğine açık bırakılmış olarak yakalayıp,annemin bağırmalarını sineye çekmeye razı olaraktan içeri dalanlar olmuyor değildi...Tabi sonrasında bir ton laf,bazen de peşlerinden fırlatılan terlik :)Eh!Kadın da haklı bir yerde,evin kalabalık nüfusu(yaz tatilinde) yetmiyormuş gibi,bir de onların tozlu topraklı ayaklarıyla eve dalması...Sanırım bu yaz 12 taneydiler.


Hepsinin ismini hatırlayamıyorum şimdi...Burası bahçenin tam kapıya karşı düşen kısmı...Kapıyı burdan dikizlemek zevkliydi sanırım.Boş bir anı kolluyorlar :)


Bu da kaçık kızkardeşim.Bizim oralarda kamelyaya "talvar" denir.Yazın,yavruları mekanlarından talvara getirip, (her öğleden sonra) sevme seansımız vardı.Psikolojimize de çok iyi geliyordu inanın :) Yalnız kedilerin psikolojisi için aynı şeyi söylemek doğru olmaz açıkçası.Onları severken hıncımızı alamıyorduk çünkü.Dövüle dövüle sevilmek, pek istenilen bir sevilme tipi olmasa gerek :) Üstelik sevilirken, bir de onlara yakılmış sevgi namelerini (kulakları çınlatırcasına) dinlemek zorunda kalıyorlardı kızkardeşimden....



Kaçık kızkardeşim,üstteki gördüğünüz yavruya nedendir bilinmez Haydar D m n diye seslendi durdu.O da, ortada bir profesör edasıyla dolandı bütün yaz.Daha doğuştan...Ne şanslı kedi di mi :) (Haydar Bey'in hoşuna gitmez diye sansürledim adını,Duman mı deseydim yoksa? :) )


Bu da Zeytin.En başta gelen hobilerinden biri annemin bahçe süpürgesiyle oynamaktı...

Bu oyunlara sık sık Haydar D m n de katılır,ikisi bilikte annemin" süpürgemi mahvettiniz" diye söylenmelerine aldırmadan saklambaç oynamaya devamederlerdi...



Bu da ,bizim evdeki bütün kedi nüfusunun sorumlusu olan sevgili "Ana Kedi".Bu fotoğrafı şubat tatilinde akşam çekmiştim, biraz karanlık çıkmış o yüzden.Bizim evdeki bütün kedi bireylerinin kökeni ona dayanır.Adından belli değil mi zaten.Gerçi adı önceden Boncuk'tu.Ama zamanla evin en yaşlı kedisi konumuna geçince adı da değiştirilip Ana Kedi olarak kaldı.Eeee,yaşamında zor dönemler de yaşamadı değil tabi.Bizimkilerin anlattığına göre bir ara evden kaybolmuş bir kaç gün,sonra perme perişan vaziyette geri dönmüş.Halinden anlaşılmış neden kaybolduğu.Artık bir başka kedi mi,yoksa bir köpeğin mi (ki bizim oralarda köpek yok denecek kadar azdır,bu yüzden yabancı bir kedinin saldırısı olduğunu düşündük)saldırısına uğramış anlaşılamamış ama perişan hale getirilmiş.Ve bu saldırda sol gözünü kaybetmiş ne yazık ki...Yukarıdaki Zeytin ile Haydar onun çocukları :)Bir tane daha varmış,ama annem evdeki kedi sayısını azaltmak için evlatlık vermiş komşulardan birine,evdekilerden habersiz.



Bunlar da, üstkatta oturan kızkardeşimin kapı önünü mekan yapmışlardı kendilerine genellikle.Kızkardeşimin kapısını kolluyor,arada bir içeri dalıyorlardı.Kızkardeşim ile erkek kardeşimin daireleri yanyana.Ve erkek kardeşim kedilere çok düşkündür.Aynı sorun, onların evinde de vardı.Ama kedilerin içeri dalması erkek kardeşim için değil, eşi için bir sorundu tabi.Eşi, kedileri kızarak dışarı attığı için aralarında "benim kedimi dövemezsin!" gibi dialoglar geçmemiş değildi :)

Pofuduk talvarda yavrularıyla...Yuvasında yavruları bulamadığında onları nerde bulacağını çok iyi biliyordu...En sonunda dayanamadı,onları bahçenin uzaklarda bir yerine, üzeri asma yapraklarıyla örtülmüş yıkılmış bir duvara kaçırıp yerleştirdi gizlice.Ama tabi bizim gibi azimli kediseverlerin elinden hiçbirşey kurtulamazdı.Bir kere bu kedisevme seanslarının bağımlısı sadece biz değildik,kaçık kızkardeşim ile benim birer oğlumuz var.Bazen talvarda sohbete dalıp vakti biraz geçirsek bir bakmışız,çocuklar yavruları alıp getirmişler, yada" yuvaya gidelim" de "gidelim" diye başımızın etini yiyip dururlar...Hatta büyük kedilere kızıp duran annem bile, unuttuğumuz bu seansın yaşanması için alıp getirirdi yavruları...Yani yavruların hiçbir şekilde bu günlük sevilme işkencesinden kurtuluşları yoktu :) )


Denizde kum,bende kedi fotoğrafları :) Aman aman,ne çok vakit alıyor bu blog işleri.Diğer bloğumu blogcuda yapmıştım.Birçok kategorim vardı onda.Yemekler yapmak,fotoğrafını çekip pikselini ayarlamak falan ne çok vaktimi alıyordu.İngilizcem olmadığı için daha zor olmuştu herşeyi kendi kendime öğrenmek.Ama acayip inatçı bir yapım var benim.Kafayı bişeye taktıysam mutlaka yaparım.O bloğumu yaparken hatırlıyorum ilk başlarda bir gün 17 saatimi bilgisayar başında geçirmiştim.Başarının verdiği sevinç, mutluluk buna değer değil mi?...
Bu bloğum çok sade şimdilik.Bu sadeliği bozmayı pek düşünmüyorum.Diğer bloğumu da taşımayı düşünüyorum bazı özel sebeplerden dolayı buraya.Ama şimdilik değil,biraz daha zamanı var...Neyse gene koyarım bir ara kedi fotoğraflarımdan.Kediseverler için :) ... Hoşçakalın ...

5 yorum:

  1. ne şirin şey bunlar...

    YanıtlaSil
  2. Fotoğraflar hoş çıkmış...Ana kedinin gözleri çok enterresan bence,sevdim onu..:))

    YanıtlaSil
  3. bayılırım bunlara ben,harikaaa

    YanıtlaSil
  4. Diyorsun...keşke beni de öyle seven olsa be ablacım:)sonuçta seviliyolarr ve bunu hissediyolar.Birde tüm hayatını sevgisizce yaşamak zorunda kalanlar var öyle değil mi?Evet kediciklerin psikolojimize iyi geldiği kesin,Allah onları başımızdan eksik etmesin.(kaçık derken?:))

    YanıtlaSil
  5. Başkalarının yanında olmasa da,aile içinde içinde aklından geçenleri dizginlemeden konuşabilmenden dolayı,ya da bizi güldürmek adına yaptığın çılgınımsı ,sınırsız davranışlarından dolayı :))

    YanıtlaSil